
Evlilik birliğinin sonlarında yaşanan boşanma süreci eşleri ilgilendirdiği gibi , çocukları da etkilemektedir. Boşanma sürecinde bazen eşler karşı tarafa zarar vermek adına , çocukları bu durumun objesi haline getirebilmektedirler. Bu durum ortada kalan çocuklarda psikolojik travmaya ve kişilik bozukluklarına sebebiyet verebilmektedir. Çiftler bu süreçte yaşadıkları tartışma ya da kavga esnasında bu durumun farkına varamasa da kanunen çocuklar yararına ulusal ve uluslararası birtakım önlemler alınmıştır.
Bu kapsamda uluslararası bir sözleşme olan Lahey sözleşmesi 25.10.1980 tarihinde 14. Lahey Konferansında imzalanmıştır. Konferansa katılan 79 ülke sözleşmeyi imzalayarak taraf olmuştur. Daha sonra ise 24 ülke daha sözleşmeyi imzalayarak taraf olmuştur. Son safhada 104 ülke sözleşmeyi tanıyarak sözleşmeye taraf durumundadırlar.
Sözleşmenin nihai amacı 1.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre sözleşmenin konusu , uluslararası çocuk kaçırmadan kaynaklanan sorunların , çocukların menfaatine uygun olarak çözümüdür.
Sözleşmenin 1.maddesine göre kaçırılan çocuk vakit geçirilmeksizin daha önce yaşamını sürdürdüğü mutad mesken adresine ve yaşamını sürdürmeye alışkın olduğu yere iade edilmelidir. Burada esas güdülen amaç , çocuğun velayetine daha önce yaşam sürdüğü mahkemelerin daha adil , tarafsız ve hızlı bir şekilde karar verebileceği inancıdır. Bu şekilde çocuğun boşanma sürecinde daha az zarar görmesi amaçlanılmaktadır.
Bir çocuğun, kanuna aykırı olarak yeri değiştirilmiş veya çocuk alıkonulmuş ve çocuğun bulunduğu taraf Devletin adli veya idari makamına müracaat anında, yer değiştirme veya alıkonulmadan itibaren bir yıldan az zaman geçmişse, müracaatta bulunulan makam, çocuğun derhal geri dönmesini emreder. Fakat çocuğun iadesi istenen devlette bulunan mahkeme ( burada yetkili mahkemeler aile mahkemeleridir ) öncelik ile süreye bakmaktadır. Eğer ki talep edilen çocuk , iadesi istenen ülkede 1 yılı aşkındır kalıyor ise mahkeme çocuğun çevresine , bulunduğu muhite uyum sağlayıp sağlamadığına , çocuğun yeni çevresine intibak edip etmediğine bakarak ona göre karar verecektir. Genellikle çocuk iadesi istenen ülkede uzun müddet kalmış ve oranın yaşamına uyum sağlamış ise mahkeme iade talebini red etmektedir.
Talep olunan devlet çocuğun başka bir devlette olduğuna inanıyor ise, davayı askıya alabilir veya çocuğun geri dönmesi talebini reddedebilir. Burada talep olunan devlete seçimlik hak tanınmıştır.
Çocuğun iadesi talepleri öncelikle ve ivedilikle bakılacak işlemlerdir. Adli tatil dönemine de denk gelse bu davalara bakılmaya devam eder. Çocuğun iadesi ile birlikte velayet davası açılmış ise veya çocuğun iadesi açıldıktan sonra velayet davası açılmış ise bu durumlarda ilk önce iade noktasında karar verilmesi gerekmektedir. Velayet dava dosyası iktiza ederse tefrik edilir ve sonraya bırakılır. Burada amaç çocuğun mutad çevresinin tayini ve tespiti ile çevresine uyum sağlaması için bir an önce karar almaktır.
Sözleşme kapsamında çocuk olarak bahsedilen yaş 16 dır. 16 yaşın dolması ile çocuklar yetişkin birey olarak kabul edilip sözleşme kapsamından çıkarılacaktır. 16 yaşından büyük çocuklar için bu sözleşme hükümleri uygulanamaz. Türk Kanunlarına göre çocuk yaş sınırı 18dir. Fakat devletlerin kendi kanunlarında kabul edilen sınırlamalar sözleşme hükümlerini bağlamaz. Nitekim Anayasanın 90.maddesinde , taraf olunan uluslararası antlaşma ve sözleşmelerin , kanunlar hiyerarşisinde Türkiye’de bulunan kanunların üstünde , Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının altında olduğu kabul edilmiştir. Dolayısı ile Lahey sözleşmesinin kanunlar ile çatışması durumunda , Lahey Sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır.
Sözleşmenin 8.maddesinde iade talebinin merkezi makamlara hangi belgeler ile yapılacağı ayrıntılı olarak yazılmıştır. Bu belgeler ile birlikte, iadesi istenen çocuğun bulunduğu ülkeye talep gönderilir. Talep olunan devlet 6 hafta içerisinde karar vermek durumundadır. Eğer ki 6 hafta içerisinde iade noktasında olumlu – olumsuz karar verilmez ise iade talep eden devletin resmi makamları tarafından , iade talep olunan devletten gecikmenin gerekçesi sorulur. Bu belgelerin hazırlanmasında ve talep gönderirken bu konuda uzman bir hukukçudan yararlanılmasında fayda vardır.
Talepte bulunulan devlet , çocuğun yararını gözeterek , yer değiştirme veya alıkoyma döneminde koruma hakkını etkili şekilde yerine getirmediğini düşündüğü veya çocuğun mutad yerinden ayrılmasına muvafakat verene çocuğun iadesine karar vermez. Bununla birlikte çocuğun mutad yerine dönmesinin çocuğun fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı veya başka bir şekilde, müsamaha edilemeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir risk olduğunu tespit ederse de çocuğun geri dönmesini emretmek zorunda değildir. Burada talep olunan devlet mahkemesi mevcut durum ve koşullara göre karar verecektir. Böyle bir durumda yanlış bilgi ve belgeler sunulmadan , gerekli ve yeterli belgelerin sunumu ile talepte bulunulması gerekmektedir. Bunun için bu konularda uzman bir hukukçudan , hukuki yardım almak yararlı olacaktır.
Devletler arası yazışmalarda , talep olunan devletin dilinde yazışma yapılmalıdır. Eğer ki talep olunan devletin dilinde tercüme noktasında sıkıntı oluşabileceği kanaati hasıl olursa bu durumda yazışmalar Fransızca veya İngilizce yapılmalıdır. Fakat sözleşmeye taraf devletler bu maddeye çekince koyabilirler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu sözleşmeyi diğer 103 ülke ile taraftır. Bu sözleşmeye taraf olmayan ülkeler ile çocuğun kaçırılması ve alıkonulması durumunda aralarında olacak yazışmalar ve iadelerde karşılık ilkesine tabidir.
Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Yön ve Kapsamına Dair 22.11.2007 tarihli kanun ile Lahey Sözleşmesinin nasıl uygulanacağının temel kriterleri belli edilmiştir. Bu sözleşmeye göre Merkezî Makam Adalet Bakanlığını , Genel Müdürlük Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünü, Mahkeme Aile mahkemesini ifade eder.
Uluslararası çocuk kaçırma ve alıkoyma durumu nevi şahsına münhasır bir durum olup teknik bir konudur. Hak kaybına sebep olmayacak şekilde yazışmaların yapılması ve yetkili ve görevli makamları doğru yönlendirmek adına uzman bir Hukukçunun– Avukatın yardımından faydalanmak gerekmektedir.