Türkiye’de Boşanma – Tanıma Tenfiz
Yurtdışında alınan boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için bu kararların Türkiye’deki nüfus kayıtlarına işlenmesi gerekmektedir. Eskiden, bunun tek yolu yabancı boşanma kararının tanınması ve tenfizi için dava açmaktı. Ancak, son düzenlemelerle dava açmadan da Türkiye’de boşanma işlemlerinin tamamlanmasının yolu açılmıştır. Türkiye’de Dava Açmadan Boşanma İşlemleri Hangi Durumlarda Yapılır? Yurtdışında alınmış ve kesinleşmiş bir boşanma kararınız varsa, bu kararı Türkiye’de nüfusa işletebilmek için bazı şartlar gereklidir: Her İki Eşin Konsolosluğa Başvurması Durumu Eğer taraflar (boşanan eşlerin her ikisi de) konsolosluklara gerekli belgelerle başvurursa, yabancı boşanma kararının Türkiye’de tanınması işlemleri dava açılmadan tamamlanabilir. Eski eşinizin konsolosluğa gidip gerekli işlemleri yapması halinde dava açmanıza gerek kalmaz. Bu işlemleri sizin adınıza bir avukat da gerçekleştirebilir. Eski Eş Konsolosluğa Gelmezse ve Türk Vatandaşıysa Eğer eski eşiniz Türk vatandaşı ise ve konsolosluk veya yetkili nüfus dairesine başvuruda bulunmazsa, bu durumda dava açmaktan başka bir seçeneğiniz kalmaz. Türkiye’de yetkili Aile Mahkemesi’nde, yabancı boşanma kararının tanınması için dava açmanız gereklidir. Maalesef, bu durumda dava açmadan boşanma kararının nüfusa işlenmesi mümkün değildir. Tanıma Davası için Gerekli Belgeler Yabancı Mahkeme Boşanma Kararı Aslı Kararın Kesinleşme Şerhi (Rechtskraftsvermerk) Apostille Şerhi Bu şerh, Almanya’da “Landgericht” tarafından verilmektedir. Diğer ülkelerde süreç farklılık gösterebilir. Tercüme ve Tasdik İşlemleri Karar, kesinleşme şerhi ve apostille; yurtdışında konsolosluk tasdikli yeminli tercüme ya da Türkiye’de noter tasdikli yeminli tercüme ile hazırlanmalıdır. Yurtdışı Tebligat Süreci ve Zorlukları Yukarıda belirtilen belgelerle davanızı açabilirsiniz. Ancak, davalı yurtdışındaysa tebligat işlemleri için şu aşamalar gereklidir: Yurtdışı tebligat yapılması gerektiği için her tebligat için Mal Müdürlüğü’ne yurtdışı tebligat harcı yatırılmalıdır. Tebligat Kanunu’nun 25. maddesi gereği tebligatlar için 184 Formu düzenlenmelidir. Türkiye’deki mahkemenin tüm evraklarının tercümesi yapılmalıdır. Yurtdışı tebligat işlemleri ve evrak düzenleme süreci oldukça karışık olup, tanıma davaları bu nedenle yıllarca sürebilir. Hatta çoğu zaman sonuç alınamayabilir. Bu sebeple, tanıma davalarının bu konuda tecrübeli bir avukat tarafından takip edilmesi önemlidir.
Read moreYurt Dışında Alınan Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizi
Yurt Dışında Alınan Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi Yurt dışında alınan mahkeme kararının, Türkiye’de geçerli olabilmesi ve hüküm doğurabilmesi için tanıma ve tenfiz işlemleri gereklidir. Bu iki kavram farklı anlamlar taşır ve farklı hukuki süreçleri ifade eder. Tanıma ve Tenfiz Arasındaki Farklar Nelerdir? Tanıma, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de kesin hüküm ve delil olarak kabul edilmesi işlemidir. Tenfiz, sadece kararın kabul edilmesinin ötesinde, o kararın Türkiye’de icra edilebilir olmasını sağlar. Bu, icra işlemlerinin başlatılmasına olanak tanır. Tanıma işlemi ile karar, yalnızca ülkemizde hukuken geçerli sayılırken, tenfiz işlemi ile bu karar, Türkiye’deki mahkemelerce icra edilebilir hale gelir. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi işlemleri bu nedenle büyük önem taşır. Tanıma ve Tenfiz İçin Gereken Şartlar Tanıma ve tenfiz işlemleri yapılabilmesi için öncelikle yabancı mahkeme ilamının kesinleşmiş olması gerekir. Eğer ilam, yurt dışında kesinleşmemişse, başka bir ülkede hüküm ifade etmez. Türk Mahkemelerinde tanıma ve tenfiz için, söz konusu kararın ülkemiz hukuku ile uyumlu olması gerekmektedir. Karşılıklılık İlkesi ve Anlaşmalar Tenfiz işlemi, genellikle karşılıklılık esasına dayanan anlaşmalar veya fiili uygulama ile gerçekleşir. Yani, yabancı devlet ile Türkiye arasında bir anlaşma mevcutsa veya karşılıklı bir uygulama varsa, o ülkedeki mahkeme kararları Türkiye’de geçerli sayılabilir. Bununla birlikte, MÖHUK (Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku) çerçevesinde, yurt dışındaki mahkeme kararları Türk kanunlarına aykırı olamaz. Bu, özellikle boşanma ve aile hukukuna ilişkin davalarda geçerlidir. Yurt Dışındaki Kararların Tanınması ve Tenfizi: Kimler Talep Edebilir? Tanıma ve tenfiz işlemleri, hukuki yararı olan kişiler tarafından talep edilebilir. Örneğin, yurtdışında boşanmış biri, eğer boşanma kararı Türkiye’de tanınmazsa, hâlâ evli olarak görünebilir ve yeniden evlenemez. Bu tür hukuki mağduriyetleri önlemek için yurt dışındaki mahkeme kararlarının tanıma ve tenfiz işlemleri hızlıca yapılmalıdır. Boşanma ve Aile Hukuku Davalarında Tanıma ve Tenfiz Aile Mahkemeleri boşanma davalarına bakmakla yetkilidir. Ancak, tanıma ve tenfiz davaları genellikle Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından yürütülür. Türk Mahkemelerinde tenfiz edilen yabancı kararlar, Türkiye’de verilen bir boşanma kararı ile aynı hükme sahip olacak şekilde uygulanır. Yurt Dışında Verilen Kararın Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi İçin Gerekli Prosedürler Yurt dışında verilen bir kararın Türkiye’de tanınması ve tenfizi için bazı evraklar ve prosedürler gereklidir. Bu evrakların eksik veya hatalı verilmesi sürecin uzamasına yol açabilir. Bu nedenle, uzman hukukçuların rehberliğinde hareket edilmesi, kararların hızlıca tanınması ve tenfizi için kritik öneme sahiptir. Yurt dışında alınan bir mahkeme kararının Türkiye’de geçerli olabilmesi ve icra edilebilmesi için tanıma ve tenfiz işlemlerinin doğru şekilde yapılması gerekir. Bu işlemler, hukuki yararı olan kişilerin mağduriyet yaşamamaları için oldukça önemlidir. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi işlemi konusunda daha fazla bilgi almak ve hukuki destek almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmek faydalı olacaktır.
Read moreYURTDIŞI EVLİLİKLERDE ANNENİN MÜŞTEREK ÇOCUĞU KENDİ ÜLKESİNE KAÇIRMASI
Evlilik birliğinin sonlarında yaşanan boşanma süreci eşleri ilgilendirdiği gibi , çocukları da etkilemektedir. Boşanma sürecinde bazen eşler karşı tarafa zarar vermek adına , çocukları bu durumun objesi haline getirebilmektedirler. Bu durum ortada kalan çocuklarda psikolojik travmaya ve kişilik bozukluklarına sebebiyet verebilmektedir. Çiftler bu süreçte yaşadıkları tartışma ya da kavga esnasında bu durumun farkına varamasa da kanunen çocuklar yararına ulusal ve uluslararası birtakım önlemler alınmıştır. Bu kapsamda uluslararası bir sözleşme olan Lahey sözleşmesi 25.10.1980 tarihinde 14. Lahey Konferansında imzalanmıştır. Konferansa katılan 79 ülke sözleşmeyi imzalayarak taraf olmuştur. Daha sonra ise 24 ülke daha sözleşmeyi imzalayarak taraf olmuştur. Son safhada 104 ülke sözleşmeyi tanıyarak sözleşmeye taraf durumundadırlar. Sözleşmenin nihai amacı 1.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre sözleşmenin konusu , uluslararası çocuk kaçırmadan kaynaklanan sorunların , çocukların menfaatine uygun olarak çözümüdür. Sözleşmenin 1.maddesine göre kaçırılan çocuk vakit geçirilmeksizin daha önce yaşamını sürdürdüğü mutad mesken adresine ve yaşamını sürdürmeye alışkın olduğu yere iade edilmelidir. Burada esas güdülen amaç , çocuğun velayetine daha önce yaşam sürdüğü mahkemelerin daha adil , tarafsız ve hızlı bir şekilde karar verebileceği inancıdır. Bu şekilde çocuğun boşanma sürecinde daha az zarar görmesi amaçlanılmaktadır. Bir çocuğun, kanuna aykırı olarak yeri değiştirilmiş veya çocuk alıkonulmuş ve çocuğun bulunduğu taraf Devletin adli veya idari makamına müracaat anında, yer değiştirme veya alıkonulmadan itibaren bir yıldan az zaman geçmişse, müracaatta bulunulan makam, çocuğun derhal geri dönmesini emreder. Fakat çocuğun iadesi istenen devlette bulunan mahkeme ( burada yetkili mahkemeler aile mahkemeleridir ) öncelik ile süreye bakmaktadır. Eğer ki talep edilen çocuk , iadesi istenen ülkede 1 yılı aşkındır kalıyor ise mahkeme çocuğun çevresine , bulunduğu muhite uyum sağlayıp sağlamadığına , çocuğun yeni çevresine intibak edip etmediğine bakarak ona göre karar verecektir. Genellikle çocuk iadesi istenen ülkede uzun müddet kalmış ve oranın yaşamına uyum sağlamış ise mahkeme iade talebini red etmektedir. Talep olunan devlet çocuğun başka bir devlette olduğuna inanıyor ise, davayı askıya alabilir veya çocuğun geri dönmesi talebini reddedebilir. Burada talep olunan devlete seçimlik hak tanınmıştır. Çocuğun iadesi talepleri öncelikle ve ivedilikle bakılacak işlemlerdir. Adli tatil dönemine de denk gelse bu davalara bakılmaya devam eder. Çocuğun iadesi ile birlikte velayet davası açılmış ise veya çocuğun iadesi açıldıktan sonra velayet davası açılmış ise bu durumlarda ilk önce iade noktasında karar verilmesi gerekmektedir. Velayet dava dosyası iktiza ederse tefrik edilir ve sonraya bırakılır. Burada amaç çocuğun mutad çevresinin tayini ve tespiti ile çevresine uyum sağlaması için bir an önce karar almaktır. Sözleşme kapsamında çocuk olarak bahsedilen yaş 16 dır. 16 yaşın dolması ile çocuklar yetişkin birey olarak kabul edilip sözleşme kapsamından çıkarılacaktır. 16 yaşından büyük çocuklar için bu sözleşme hükümleri uygulanamaz. Türk Kanunlarına göre çocuk yaş sınırı 18dir. Fakat devletlerin kendi kanunlarında kabul edilen sınırlamalar sözleşme hükümlerini bağlamaz. Nitekim Anayasanın 90.maddesinde , taraf olunan uluslararası antlaşma ve sözleşmelerin , kanunlar hiyerarşisinde Türkiye’de bulunan kanunların üstünde , Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının altında olduğu kabul edilmiştir. Dolayısı ile Lahey sözleşmesinin kanunlar ile çatışması durumunda , Lahey Sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. Sözleşmenin 8.maddesinde iade talebinin merkezi makamlara hangi belgeler ile yapılacağı ayrıntılı olarak yazılmıştır. Bu belgeler ile birlikte, iadesi istenen çocuğun bulunduğu ülkeye talep gönderilir. Talep olunan devlet 6 hafta içerisinde karar vermek durumundadır. Eğer ki 6 […]
Read moreVELAYET DAVASI NE KADAR SÜREDE BİTER?
Öncelikle hatırlatmakta fayda vardır ki mahkemenin çocuğun velayetini verme konusunda verdiği karar hiçbir zaman kesin bir karar oluşturmaz. Türk Medeni Kanununda, ileride şartların değişmesi halinde, çocuğun velayetini almak isteyen eşe, velayet davası açma hakkı tanınmıştır. Hakim, çocuğun velayetinin belirlenmesi konusunda hüküm verirken çocuğun yararını gerektiren bazı hususlara dikkat eder. Bu hususlar arasında çocuğun maddi ve manevi olarak daha iyi yaşayacağı yerde kalması, arkadaşlarından, okul çağında ise okul çevresinden ayrılmaması gibi konulara bakılır. Eğer çocuk kendini ifade edebilecek bir yaşta ise hakim çocuğa sorarak kiminle kalmak istediği hakkındaki düşüncesini alır. Hakim gerekli görürse aile mahkemesi pedagogu raporu alınmasına karar verir. Tüm delilleri topladıktan sonra hakim takdir yetkisini kullanarak çocuğun velayetinin hangi ebeveyne verileceğini hükme bağlar. Velayet davası ne kadar sürede biter sorusunun cevabı, dava sürecinin sıkı ve doğru takip edilmesiyle de ilgilidir. Dava süreci çok iyi takip edilerek ve gerekli işlemler zamanında yapılarak bu süreç kısaltılabilir ve gereksiz uzamasının önüne geçilebilir. Aile hukukunun çok geniş kapsamlı olduğu ve velayetin bir çok konuyla ilgili olduğu hususu göz önüne alındığında, bu konuda uzman bir avukat danışmanlığı ve desteğine başvurulmasının önemi anlaşılır. Hakimin çocuğun velayetine ilişkin kararının kesin bir niteliği bulunmamaktadır. Ekonomik ve sosyal şartların değişmesi veya çocuğun verildiği eşin çocuğa eskisi gibi bakmaması gibi sebeplerin ortaya çıkması halinde yeniden velayet davası açılabilir. Tarafların, velayet davası ne kadar sürede biter sorusuna cevap vermeden önce, dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır ki süre bakımından önem taşır. Bunların başında, çocuğun temel ihtiyaçları, bakım, geçim, barınma, sağlık, okul vb. konularda nasıl bakılacağı ve gereksinimlerinin nasıl karşılanacağıdır. Bu konular dava dilekçesinde özenli ve dikkatli bir şekilde belirtildiğinde, velayet davası süresi kısalacaktır. Hukuki delilleri ve ispat unsurları dosyaya sunulduğunda ve bu hususlar mahkemeye etkili olarak izah edildiğinde velayet davasının süresi kısalır. Velayet davasının da diğer davalar gibi süresinin ne kadar olacağı baştan kesin olarak söylenemez. Davanın açıldığı şehir ve bu şehirdeki mahkemelerin yoğunluğu, deliller ve ispat hususları ile tanıkların dinlenmesi gibi durumlar dava süresinde etkilidir. Davanın avukatla yürütülmesi, mevzuat bilgi eksikliğinden ve sürecin takibinden kaynaklanacak sorunlarının önüne geçecek ve dava süresini kısaltacaktır.
Read moreTENSİP TUTANAĞINI TEBLİĞ ALDIM NE YAPMALIYIM?
Boşanma davasının açılmasıyla mahkeme tensip tutanağı düzenler ve taraflara gönderir. Tensip tutanağı bir anlamda Duruşmaya hazırlık tutanağıdır. Bu tutanakta mahkeme, davacının ve davalının yapması gereken işlemleri belirtir ve bu işlemleri yapmaları için taraflara süre verir. Tensip tutanağı, davacıya ve davalıya yasal yükümlülüklerini bildiren bir tutanaktır. Mahkeme, taraflara delillerini dosyaya sunmalarını ve tanık gösterecekleri şahısların bilgilerini yazılı olarak vermelerini, bildirdikleri ve kurumlardan getirilecek başka delil varsa buna ilişkin bilgileri de belirtmelerini isteyebilir. Mahkeme yine tensip tutanağı ile davalıya cevap dilekçesi vermesi ve masraf avansı yatırması için süre verir. Tensip tutanağını tebliğ aldım şimdi ne yapmalıyım sorusunun cevabı tensip tutanağı içeriğindedir. Davacı ve davalı, tensip tutanağını tebliğ aldığında mahkemenin kendisine hangi yükümlülükleri yüklemiş olduğuna ve ne istediğine bakmalıdır. Davacı, dava dilekçisini mahkemeye vererek boşanma davasını açar. Böylece dava süreci başlamış olur. Hakim, dava dilekçesini inceler ve kararlarını hazırladığı Tensip tutanağında belirtir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119. Maddesinde dava dilekçesinde bulunması zorunlu olan hususlar belirtilmiştir. Hakim öncelikle dava dilekçesinde bulunması zorunlu olan bu hususları inceler. Mahkeme, şayet dava dilekçesinde eksik husus tespit ederse, tensip tutanağında belirtir ve tebligatın alınmasından itibaren 2 hafta süre içerisinde bu eksikliğin giderilmesi için davacıya süre verir. Davacı, eksikliği iki haftalık süre içerisinde gidererek dosyaya sunmak zorundadır. Yoksa mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir. Mesela dava dilekçesinde davacı TC kimlik numarası, adres yazılmamış veya hatalı yazılmış, boşanma sebepleri ve hukuki deliller eksik veya hiç yazılmamış, davalının adı, soyadı, adresi yazılmamışsa Mahkeme eksikliği tespit eder ve Tensip tutanağında belirtir. Yine harç ve gider avansı eksik yatırılmışsa, avukatın hazırladığı dilekçe ekinde vekaletname sunulmamışsa bu hususların tamamlanmasını ister. Mahkeme, tensip tutanağı ile davalıdan cevap dilekçesi ile birlikte delillerini ve tanık bilgilerini dosyaya sunmasını ister. Bunları yapması için davalıya iki haftalık bir süre verir. Davalı, cevap dilekçesinde boşanma davasına sebep gösterilen olaylar hakkında açıklamada bulunur ve bilgilerini belirtir, tanıklarını ve delillerini sunar. Şayet karşı dava açacaksa bu iki haftalık süre içerisinde davaya cevap dilekçesiyle birlikte davacının açtığı davanın reddini talep eder ve kendi davasını açar. Herhangi bir şiddet, aldatma vb. yaşamışsa belirtir ve tüm delillerini dosyaya sunar. Davalının Mahkeme yetkisine itirazı varsa bu itirazını cevap dilekçesinde ileri sürmelidir. Yoksa cevap süresinden sonra mahkemenin yetkisini kabul etmiş sayılır ve mahkemece yetki itirazı dikkate alınmayarak değerlendirilmez. Davalı süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi vermezse, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 128. Maddesine göre davacının ileri sürdüğü bütün vakıaları inkar etmiş sayılır. Ancak kendi ispat olaylarını ve delillerini mahkemeye bildirme ve tanık dinletme hakkını kaybetmiş olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da cevap süresinden sonraki süreçte delil ve tanık bildirme hakkının bulunmadığını kabul etmektedir. Bu nedenle kendini savunma araçlarından mahrum kalmış olur. Bu da hak kaybına uğramasına yol açabilir. Bu nedenle mağduriyet yaşamamak için tensip tutanağını tebliğ aldıktan sonra cevap dilekçesini ve delillerini süresinde sunmalıdır. Tensip tutanağını tebliğ aldım ne yapmalıyım sorusunun cevabı yukarıda açıkladığımız şekilde davacı için dava dilekçesinde eksiklik varsa bunları gidermek, davalı için davaya cevap dilekçesi yazarak delillerini ve tanıklarını bilgileriyle birlikte ekleyerek dosyaya sunmak olmalıdır. Cevap dilekçesinin tebliğ alınmasından sonra iki haftalık süre içerisinde davacı da bir cevaba cevap dilekçesi sunmalıdır. Davalının, cevaba cevap dilekçesine bir cevap sunma hakkı daha vardır ve bunun da süresi iki haftadır.
Read moreBOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR?
Evlilik birliğini sonlandırmak isteyen eşler, yetkili aile mahkemesine başvurarak boşanma dilekçesi sunmak suretiyle dava açmalıdır. Boşanma davası çekişmeli veya anlaşmalı olarak açılabilir. Boşanma sürecinin sağlıklı yürümesi ve sorun yaşanmaması için bu konuda uzman bir avukatın desteğine başvurulmasını tavsiye ederiz. Türk Medeni Kanununa göre boşanma davası iki şekilde açılabilmektedir. Bunlar yasada, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davası şeklinde düzenlenmiştir. Boşanma davasının görülmesinde görevli mahkemeler Aile Mahkemeleridir. Boşanma davası açmak isteyen taraf, eşiyle birlikte son 6 ay içinde ikamet ettiği yerin bağlı olduğu adliyedeki aile mahkemesine gitmelidir. Yoksa dava, yetkisiz mahkemede açıldığı için hakim, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verir. Bu da dava sürecinin boş yere uzamasına yol açacaktır. Boşanma davası açmak için öncelikle boşanma dava dilekçesi yazılmalıdır. İnternet üzerinden yapılan aramalarda bugün boşanma dilekçe örneği, en çok arananlar içerisinde bulunmaktadır. Ancak her dilekçe örneği boşanma sebeplerinizi ve koşullarınızı ifade etmeye yeterli olmayabilir. Oysa dava dilekçesinde yaşadığınız olaylar ve boşanma sebepleriniz yer almalıdır. Dolayısıyla her davanın dilekçesi farklılık gösterir. Dava dilekçesinde eksiklik ve yetersizlik bulunması davayı kaybetmenize yol açar. İnternetten bulduğunuz ve sizi ifade etmeyen ve boşanma sebeplerinizi karşılamayan bir dilekçe hakim tarafından reddedilir. Bu nedenle konunun uzmanı bir avukat desteğine başvurmanızı önemle tavsiye ederiz. Açılacak boşanma davasında öncelikle dilekçede, kanunda sayılmış olan boşanma sebeplerinden en az birisinin yer alması gerekir. Türk Medeni Kanununda boşanmayı haklı kılan sebepler açıkça düzenlenmiştir. Yasada boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri şeklinde ayrılmıştır. Yasada yer alan düzenlemeler arasında ‘zina, hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ sayılabilir. Yasada sayılmış olan haklı boşanma sebeplerinden en biri hakkında gerçekleşmiş olan taraf, boşanma davası açabilir. Boşanma davası açmak isteyen davacı, boşanma davası dilekçesini yazarak yetkili aile mahkemesine verir. Mahkeme dava dilekçesini inceleyip, gösterilen boşanma sebeplerine bakar ve tensip tutanağı düzenler. Tensip tutanağında davacının ve davalının yapması gereken işlemleri belirtir ve bu tutanağı taraflara gönderir. Anlaşmalı boşanma dilekçemizi buradan inceleyebilirsiniz. Çekişmeli boşanma dilekçemizi buradan inceleyebilirsiniz.
Read moreEŞLERİN ÜVEY ÇOCUKLARINA ÖZEN VE İLGİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ
YARGITAY KARARI Evlilik birliği taraflara birçok hukuki sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluklardan bir kısmı çocuklara ilişkin sorumluluklardır. Evlilik birliğinde eşler yalnızca müşterek çocuklara karşı değil, diğer eşin başka anne ya da babadan olan çocuklarına karşı da sorumludur. Türk Medeni Kanunu’n 338. Maddesi’nde: “Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler. Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.” hükmü yer almaktadır. Yukarıda belirtilen hüküm göz önüne alındığında eşlerin ergin olmayan üvey çocukları hakkında da sorumlulukları bulunduğu görülmektedir. Üvey çocuğuna karşı olumsuz davranışlar gösteren ya da velayet hakkı sahibi eşine üvey çocuğun bakımı hususunda yardımcı olmayan eş yasal yükümlülüklerine aykırı davranmış sayılır ve kusurludur. Üvey çocuklara karşı olumsuz davranışlarda bulunan eş, yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle kusurlu bulunacaktır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2004/3628 E. 2004/4542 K. 08.04.2004 tarihli kararı: “ÖZET: Türk Medeni Kanunu’nun 338/1. maddesine göre “Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.” Tanık beyanlarına göre üvey çocuklarına özen ve ilgi göstermeyen davalı kadın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurludur. Kusurlu eş yararına maddi tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesi isabetsizdir. (4721 S. K. m. 174/1, 175, 338/1) Dava: Taraflar arasındaki davanın muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminat ve nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre sair temyiz itirazları yersizdir. 2-Türk Medeni Kanunu’nun 338/1. maddesine göre “Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.” Tanık beyanlarına göre üvey çocuklarına özen ve ilgi göstermeyen davalı kadın boşanmaya neden olan hadiselerde tamamen kusurludur. Kusurlu eş yararına maddi tazminat (TMK. m. 174/1) ve yoksulluk nafakası (TMK. 175) verilmesi doğru bulunmamıştır. Sonuç: Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen sebeple maddi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 1. bentte yazılı nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 08.04.2004 gününde oy birliği ile karar verildi.”
Read moreBOŞANMA DAVASI SIRASINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER
Boşanma davası esnasında, eşlerin ve müşterek çocukların boşanma sürecinden zarar görmesi ihtimal dâhilindedir. Türk Medeni Kanunu boşanma gerçekleşene dek meydana gelebilecek maddi ve manevi zararları engellemek üzere bazı geçici tedbirler düzenlemiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. Maddesi’nde: “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” hükmü yer almaktadır. MAL VARLIĞI HAKKINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER (İHTİYADİ TEDBİR) Boşanma davalarında mal varlığı hakkında tedbir alınması kaldırılmıştır. Mal varlığı hakkında alınacak tedbirlerin mal ayrılığı davaları kapsamında yer alması sebebiyle, bu tedbir talepleri boşanma davasının görüldüğü aile mahkemesi tarafından reddedilmektedir. Mal varlığı hakkında bir tedbir alınmasını isteyen eş malların tasfiyesi konulu davada tedbir talebinde bulunabilir. Boşanma davasının görüldüğü mahkemeden istenilen ihtiyadi tedbir talepleri mahkeme tarafından reddedilmektedir. KONUT HAKKINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER (KONUTUN EŞE ÖZGÜLENMESİ) Boşanma davası açıldığı sırada herhangi bir geliri olmayan eş, mülkiyeti diğer eşe ait olan evin, boşanma davası sonuçlanana kadar kendisine özgülenmesini isteyebilir. Uygulamada ortak konutun ihtiyaç sahibi eşe özgülendiği görülmektedir. Özgüleme isteyen eşin kusuru, konutun özgülenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi hususunda önem arz etmez. Başka bir deyişle boşanmada kusurlu olan eş de, ihtiyaç durumunda konutun kendisine özgülenmesini talep edebilir. NAFAKA HAKKINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER (TEDBİR NAFAKASI) Mahkeme, davanın açılmasından davanın sona ermesine kadar geçen sürede ihtiyaç sahibi eş ve müşterek çocuklar lehine makul miktarda tedbir nafakası ödenmesine karar verebilir. Tedbir nafakasının icraya konu edilmesi mümkündür. Eşlerin cinsiyetinin ve kusur durumunun tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir önemi bulunmamaktadır. VELAYET HAKKINDA ALINABİLECEK TEDBİRLER (GEÇİCİ VELAYET) Velayete ilişkin karar, boşanma kararıyla birlikte verilmektedir. Ancak, boşanma sürecinde çocukların durumunun netliğe kavuşması, resmi işlemlerde kolaylık sağlanması açısından dava sonuçlanıncaya kadar çocukların velayetinin eşlerden birine verilmesi talep edilebilir. Mahkeme, geçici velayet verilmeyen eşin hangi gün ve saatlerde müşterek çocuğu görebileceğine ilişkin geçici bir hüküm tesis ederek bu husus hakkında da hüküm verir.
Read moreEVLİLİK BİRLİĞİNDE EV İŞLERİ
Evlilik birliği taraflara birçok hukuki sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumlulukların bir kısmı da ortak hayatın gerektirdiği iş ve yükümlülüklerdir. Ev işleri de ortak hayatın gerektirdiği iş ve yükümlülükler kapsamında yer almaktadır. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 152. maddesinde yer alan “Koca evin reisidir” hükmü kaldırılmış olup kadın ve erkek evliliğin birliğinin müşterek reisi haline gelmiştir. Eski Medeni Kanun’un kocanın evin reisi olmasına ilişkin hükmünün kaldırması kadın ve erkeğin evlilik birliğinin yönetiminden ve gereklerinden birlikte sorumlu olması sonucunu doğurmuştur. Evlilik birliğinin yönetiminde evin masrafları, çocukların sorumlulukları gibi yükümlülükler eşit kabul edilmekle birlikte, ev işlerinden doğan sorumlulukların da eşit olduğunun kabulü gerekmektedir. Yargıtay’ın kararları da göz önüne alındığında, bir bütün olarak yasal düzenlemelerden çıkan sonuç ev işlerin eşlerin ortak sorumluluğu olduğudur.
Read moreMEDENİ KANUNDA BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR VE HAKİM BOŞANMA DAVASINDA NELERE DİKKAT EDER?
Boşanma davası açıldığında davacı ve davalının öğrenmek istediği önemli bir husus da hakimin boşanma davasında nelere dikkat edeceği sorusunun cevabıdır. Bu konuda tarafların bazı hususları bilmesi önemlidir. Dava sürecinde hakim, boşanma davasına sebep veren olaylar ve bu olayların evlilikte nasıl meydana geldiği ve yaşandığı, bu olayların oluşumunda tarafların kusuru ve kusur oranı gibi konulara önem verir ve taraflara soru sorabilir. Boşanma davası hem davalı hem de davacı için gerek maddi gerekse manevi açıdan güç ve yıpratıcı bir süreçtir. Bu nedenle tarafların bu süreçte konunun uzmanı bir avukattan danışmanlık hizmeti almalarında fayda vardır. Hakim, tarafların dava dosyasına sunduğu boşanma sebeplerini inceler ve evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı ve devam edip etmeyeceği hususuna dikkat eder. Evlilik birliğinin temelini sarsan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğuna ve kusur derecesine dair değerlendirme yapar. Kusurun gerçekleşip gerçekleşmediği ve derecesi, hangi eşin kusurlu veya daha ağır kusurlu olduğu, boşanma talebinin, varsa maddi ve manevi tazminat taleplerinin sonucunu belirleyeceği için hakim bu hususlara dikkat eder. Hakim, boşanma sebebi oluşturan olayları aydınlatmak için araştırma yaparak taraflara soru sorabilir. Hakim dava sebebine göre soru soracaktır. Örneğin aldatma sebebiyle açılan boşanma davasında hakim, aldatmanın ne zaman, nerede kiminle yapıldığı, buna ilişkin delil olup olmadığı gibi konularda değişik sorular sorabilir. Görüldüğü gibi boşanma davasında hakim nelere dikkat eder sorusunun birden çok cevabı olabilir. Boşanma davasında ileri sürülen olaylara, delillere, tarafların durumuna ve talep konularına göre hakim gerekli gördüğü hususlara dikkat eder. Türk Medeni Kanununda, boşanma nedenleri arasında sayılmak suretiyle düzenlemede yer alan ‘hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı’ gibi sebeplerle görülen boşanma davasında da hakim araştırma ve değerlendirmede bulunur. Akıl hastalığı sebebiyle açılan boşanma davasında hakim, tarafın akıl hastalığı olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevk ederek rapor alınmasını sağlar. Suç işleme sebebiyle açılan boşanma davasında hakim, tarafın gerçekten suç konusunda herhangi bir mahkumiyet kararı olup olmadığını araştırarak dosyayı tamamlar. Terk sebebiyle açılmış olan boşanma davasında hakim, Medeni Kanunda düzenlenmiş olan terk şartlarının gerçekleşmiş olup olmadığını araştırır. Dava sonunda hakim boşanmaya karar verirse, tarafların 18 yaşından küçük müşterek çocukları varsa velayet hususunu hükme bağlar. Hakim, çocuğun velayetinin hangi tarafa verileceğini hükme bağlarken, çocuğun yararını gözetir ve buna dikkat eder. Örneğin çocuğun bakılması, maddi ve manevi olarak daha iyi bir yaşam sürmesi, ruh sağlığı, eğitimi, arkadaşlarından ve okul çevresinden ayrılmaması gibi hususlara dikkat eder. Çocuk eğer kendini anlatabilecek yaşta ise hakim çocuğa, hangi ebeveynde kalmak istediğini sorar ve fikrini alır. Bu konuda tanık beyanlarını dinler. Hakim Aile Mahkemesi Pedagogundan rapor alınmasına karar verebilir. Hakim sonuçta bütün araştırma konularını tamamladıktan sonra, takdir yetkisini kullanır ve çocuğun velayetinin hangi tarafa verileceğini hükme bağlar. Çekişmeli boşanma davasında geçimsizlik sebeplerini ve kusuru ispatlamak gerekir. Bu nedenle daha uzun ve karmaşık süreçtir. Çekişmeli boşanma davasında hakim nelere dikkat eder sorunun cevabı birden fazladır. Hakim, boşanma sebebi olarak gösterilen olayların gerçekleşip gerçekleşmediğine, kusura ve kusur derecesine dikkat eder. Anlaşmalı boşanma davasında hakim nelere dikkat eder sorunun cevabı daha kolay olmaktadır. Hakim tarafların neden boşandığına bakmaya gerek duymamaktadır. Ancak tarafların mahkeme huzurunda boşanmak istedikleri ve bu konuda anlaştıkları hususunda beyanlarını alır. Hakim taraflara boşanma hususunu ve evlilik birliğinin sona ermesinin maddi ve manevi bütün sonuçları konusunda anlaşıp anlaşmadıklarını […]
Read more