Tanıma Tenfiz Nedir?
Tanıma tenfiz davaları, yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerli olmasını sağlamak için açılan dava türleridir. Tanıma davası, yabancı ülkede verilen mahkeme kararının kesin hüküm veya kesin delil olarak Türkiye’de kabul edilmesini sağlar. Bu tür davalarda, icra edilmesi gerekmeyen hükümler de yer alabilir. Örneğin, Almanya’da verilen bir boşanma kararının Türkiye’de tanınması için tanıma davası açılabilir.
Tanıma Tenfiz Davası Hakkında
Tenfiz davası ise, yabancı mahkemeler tarafından kişilerin özel hukuk ilişkilerine ilişkin dava sonucunda verilen, icra niteliği taşıyan hükümlerin Türkiye’de de geçerli olmasını sağlayan dava türüdür. Bu tür davalarda, kararda icrai nitelikli hükümler bulunur. Örneğin, bir yabancı mahkemenin boşanma kararında çocukların velayeti ve nafakasına ilişkin icra edilebilir hükümler yer alıyorsa, bu hükümlerin Türkiye’de de geçerli olması için tenfiz davası açılması gerekir.
Tanıma ve tenfiz davaları, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de uygulanabilir hale gelmesi için önemlidir. Ancak bu süreçler, her ülkenin kendi yasalarına ve prosedürlerine göre değişebilir ve bazen oldukça uzun ve karmaşık olabilir. Bu nedenle, bir avukat yardımı almak faydalı olabilir.
Tanıma Tenfiz Dava Kararlarında Ön Koşullar
Tanıma ve tenfiz davalarında, kararın verilebilmesi için bazı ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar bulunmaktadır. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50. maddesine göre, tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için şu ön koşulların bulunması gereklidir:
- Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın olması
- Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
- Kararın kesinleşmiş olması
Esasa ilişkin şartlar ise Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 58. maddesinde belirtilmiştir. Bu şartlar şunlardır:
- Hükmün verildiği ülke ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması (bu şart tanıma işlemi için aranmaz)
- İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi durumunda, ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması
- Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması
- Kararın davalının savunma haklarına saygı gösterilerek verilmiş olması
Türk mahkemeleri, yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi davasında, yalnızca tanıma veya tenfiz şartlarının bulunup bulunmadığına bakar. Yabancı mahkeme kararında uygulanan usul veya kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğu incelenemez. Buna revizyon yasağı denir.
Yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararları, başka bir ülkede geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz sürecinden geçirilmelidir. Ancak, tanıma ve tenfiz davalarında yargılama usulü, tarafların mahkemeye katılımı, talebin çekişmeli ya da çekişmesiz olması gibi birçok faktör, tanıma ve tenfiz taleplerinin niteliği ile doğrudan ilişkilidir.
Tanıma ve Tenfiz Davalarında verilen Hüküm veya Kesin Delil
Tanıma davası, yabancı ülkede verilen mahkeme kararının Türkiye’de kesin hüküm veya kesin delil olarak kabul edilmesini sağlayan bir dava türüdür. Tenfiz davası ise, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de de geçerli olmasını sağlayan ve icra nitelikli hükümler içeren kararlarının Türkiye’de de hüküm ve sonuçlarını doğurmasını sağlayan bir dava türüdür.
Tanıma ve tenfiz sürecindeki yargılama faaliyetleri, verilen kararların kabul edilebilirliği ve niteliği açısından büyük önem taşır. Bu süreçte, ispat ve delillerin nasıl sunulacağı, tarafların mahkemeye katılımı, talebin çekişmeli ya da çekişmesiz olması gibi birçok faktör, tanıma ve tenfiz taleplerinin sonucunu etkileyebilir.
Tanıma Tenfiz Kararı – Tanıma Tenfiz Nedir?
Yabancı bir mahkeme kararının, o ülke dışında da hüküm ve sonuç doğurabilmesi için tanınması veya tenfiz edilmesi gerekmektedir. Bu sürecin temel hükümleri, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50-59. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayrıca, Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Türk Ticaret Kanunu ve uluslararası antlaşmalar da tanıma ve tenfiz sürecine ilişkin hükümler içermektedir.
Tanıma ve tenfiz süreci genellikle ayrı bir dava ile gerçekleştirilir ve tanıma veya tenfiz kararı verildikten sonra yabancı mahkeme kararı, yerel mahkeme kararı kuvvet ve niteliği kazanır. Hangi davayı açacağınız, etki doğurması istenen kararın içeriğine göre belirlenir.
Eğer yabancı mahkeme kararında icra dairesine başvurulmasını gerektiren bir durum varsa, tenfiz davası açılması gerekebilir. Ancak böyle bir durum yoksa, tanıma davası açılması gerekebilir.
Tanıma ve tenfiz süreci oldukça karmaşık olabilir ve her ülkenin kendi yasalarına ve prosedürlerine göre değişebilir. Bu nedenle, bu süreçte bir avukat yardımı almak faydalı olabilir.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi İçin Gereken Belgeler Nelerdir?
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi için açılacak davalarda aşağıdaki belgeler gereklidir:
- Yabancı mahkemece verilen kararın aslı (ıslak imzalı, mühürlü)
- Yabancı mahkemenin kararının kesinleştiğini gösterir şerh veya belge (ıslak imzalı, mühürlü)
- Apostil şerhi: Bir ülkede resmi makamlarca düzenlenen belgelerin başka bir ülkede geçerli sayılması için yapılan onaylama işlemidir. Yabancı mahkeme kararının gerçekte bir mahkeme kararı olup olmadığı, hangi ülke ve hangi mahkemeden verildiği, hangi tarihte karar verildiği kim tarafından tasdik edildiği, evrak üzerinde mühür olup olmadığı hususlarının tespiti için apostil şerhi zorunludur.
- Yabancı mahkemenin verdiği kararın Türkçeye yeminli tercüman tarafından tercüme edilmesi ve bu tercümenin noter veya konsolosluktan onaylatılması
- Pasaport ve nüfus cüzdanı fotokopisi
- Vekaletname: Vekaletnamede vesikalık fotoğraf olması gerekmekte ve vekaletnamede “yurt dışında verilmiş boşanma kararına ilişkin tanıma ve tenfiz davası açmaya, açılan davayı kabule” yetkilerinin bulunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen belgeler, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizi için gereklidir. Ancak, her davanın özel koşulları olduğundan, ilgili mahkeme tarafından ek belge talebinde bulunulabilir.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davası: Yargılama Usulü ve Süreci
Tanıma ve tenfiz davaları, Türk hukukunda basit yargılama usulüne göre görülmektedir (MÖHUK m. 55/1). Tanıma talebi, Türk mahkemelerinde derdest olan bir davada da ileri sürülebilmektedir. Ancak tenfiz talepleri mutlaka ayrı bir dava ile açılmalıdır. Yargıtay’ın 2002 tarihli bir kararında, tanıma talebinin karşı dava açmak suretiyle de istenebileceği ifade edilmiştir.
Basit yargılama usulüne göre, davanın tarafları dilekçeleri ile birlikte delillerini açıkça belirtmeli ve bu delilleri dilekçelerine eklemelidir. Hâkim ön inceleme aşamasında ilk itirazları ve dava şartlarını inceleyip karara bağlayacaktır.
Tanıma ve tenfiz davalarında önem arz eden husus, MÖHUK m. 50 ve 54’te yer alan koşulların, HMK m. 138 anlamında bir dava şartı veya ilk itiraz olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir.
Esasa ilişkin detaylı bir değerlendirme gerektirmeyen karşılıklılık ve Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gibi şartların ön inceleme aşamasında değerlendirilmesine olanak tanınması, basit yargılama usulünün getiriliş amacı olan hızlı bir yargılamayı sonuçlandırma gayesi açısından önemlidir.
Basit yargılama usulünde Tanıma Tenfiz Davaları ve Kararları
Basit yargılama usulünde, ön inceleme aşamasından sonra davanın esasına geçilir ve tarafların delilleri toplanır. Tanıma ve tenfiz davalarında delil toplama usulü, MÖHUK m. 56’da düzenlenmiştir. Buna göre, yabancı mahkeme kararının aslının Türkçe tercümesi, yeminli tercüman tarafından hazırlanacak ve noter veya konsolosluk tarafından onaylanacaktır.
Bunun yanı sıra, yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini gösteren belgeler, davalının savunma hakkının ihlal edilmediğini gösteren belgeler ve apostil şerhi de delil olarak kabul edilir.
Tanıma ve tenfiz davalarında karar, tarafların beyanları, delilleri ve gerekçeleri dikkate alınarak verilir. Verilen karar, kesin niteliktedir ve kararın temyizi mümkün değildir. Kararın temyizi yalnızca usul yönünden yapılabilecektir.
Sonuç olarak, tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne göre görülür. Ön inceleme aşamasında tanıma ve tenfiz şartları değerlendirilir ve esas inceleme aşamasında tarafların delilleri toplanır. Verilen karar kesindir ve temyiz yalnızca usul yönünden mümkündür.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Hangi Mahkemeler Görevlidir?
Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkemeler, asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak Türkiye’de görev yapan asliye hukuk mahkemelerinin arasında görev bölümü yapılmıştır.
Bu kapsamda, yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi talepleri, kararın konusuna ve niteliğine göre, özel olarak belirlenmiş asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir.
Örneğin, Türk Ticaret Kanunu’ndan kaynaklanan yabancı mahkeme kararlarının tenfizi davaları, ticaret mahkemelerinde, aile hukukundan kaynaklanan yabancı mahkeme kararlarının tenfizi davaları ise aile mahkemelerinde görülmektedir. Ayrıca, tenfiz davalarında görevli mahkeme, yabancı mahkeme kararının icra edileceği yer mahkemesi de olabilir.
Bunun yanı sıra, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar ve sözleşmeler de tenfiz davalarında görevli mahkemeleri belirleyebilir. Örneğin, Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan İstanbul ve Londra Anlaşmaları’na göre, uluslararası deniz taşımacılığından kaynaklanan alacak davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi değil, İstanbul ve Londra Anlaşmaları’nda belirtilen özel mahkemelerdir.
Dolayısıyla, yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi davalarında hangi mahkemenin görevli olduğu, kararın konusuna ve niteliğine, ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu antlaşmalara göre belirlenmektedir.
Boşanma Davalarında Tenfiz Mahkemeleri
Boşanma kararlarının yabancı mahkemeler tarafından verilmesi durumunda, bu kararların Türkiye’de geçerli hale gelmesi için tanıma ve tenfiz davalarının açılması gerekmektedir. Bu davaların açılmasıyla birlikte Türk mahkemeleri tarafından yabancı mahkeme kararının Türk hukukunda da geçerli olup olmadığı incelenir ve kararın icrası Türkiye’de mümkün hale gelir.
Tanıma ve tenfiz davaları, ilgili yabancı mahkeme kararının verildiği ülkedeki mahkeme yerine Türkiye’deki ilgili mahkemelerde açılır. Bu mahkemeler genellikle İcra ve İflas Hukuk Mahkemeleri veya Asliye Hukuk Mahkemeleri olabilir.
Ancak, boşanma davalarında tanıma ve tenfiz davası açma yetkisi Türk medeni hukukuna göre asliye hukuk mahkemelerine aittir.
Tanıma ve Tenfiz Davalarında Yetkili Mahkemeler
Tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Davalının yerleşim yeri Türkiye’de ise, davaya Türkiye’deki asliye hukuk mahkemesi bakacaktır. Ancak davalı Türkiye’de yerleşik değilse, davacı dava açmadan önce yetkili mahkemeyi belirlemek için öncelikle davalının yerleşim yerini tespit etmelidir.
Bu amaçla, davalının pasaport veya kimlik belgelerinde yer alan adres bilgileri, yabancı mahkeme kararının üzerinde yer alan adres veya diğer iletişim bilgileri, davalının ticari faaliyetleri veya iş yeri bilgileri gibi kaynaklar kullanılabilir.
Davalının yerleşim yeri tespit edildikten sonra, davalı yerleşik olduğu yabancı ülkedeki mahkemelerde tenfiz veya tanıma davası açma imkanına sahiptir. Ancak bu durumda, davacının yabancı mahkeme kararının tanınması veya tenfizi için davalının yerleşim yerindeki mahkemeye başvurması gerekir. Bu nedenle, tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesi önemlidir, çünkü yanlış mahkemeye yapılan başvurular zaman kaybına neden olabilir.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Ortaya Çıkan Masraflar ve Ücretler (Masraflar, Harçlar, Diğer Giderler)
Tanıma ve tenfiz davası açmak için başvuruda bulunan kişiler, yargılama giderleri ve ücretleri açısından belirli masraf ve harçları karşılamak durumundadırlar.
Bu masraflar arasında, avukatlık ücretleri, mahkeme harçları, yeminli tercüman ücretleri, apostil harçları gibi unsurlar yer almaktadır. Davanın hangi ülkede açıldığına ve hangi ülkede yürütüldüğüne bağlı olarak, masraflar farklılık göstermektedir.
Örneğin, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tenfiz edilmesi için açılan davada, davacının avukatlık ücretlerini ödemesi gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’deki mahkemelerde açılan bir tanıma veya tenfiz davası için belirli bir mahkeme harcı ödenmesi de gerekmektedir.
Yeminli tercüman ücretleri de davanın yürütüldüğü ülkeye göre değişkenlik göstermektedir. Apostil harçları da yine davanın yürütüldüğü ülkeye göre değişmektedir.
Tanıma Tenfiz Davalarında Masrafları Kim Öder?
Davanın sonucuna göre masrafların kim tarafından ödeneceği de değişebilir. Örneğin, tanıma talebinin reddedilmesi durumunda, masraflar davacıya yüklenebilir. Ancak tenfiz talebi kabul edildiğinde, harçlar ve masraflar genellikle davayı açan kişi tarafından ödenmektedir.
Bu nedenle, tanıma ve tenfiz davası açmadan önce masrafların ne kadar olacağına dair bir değerlendirme yapmak ve gerekli hazırlıkları yapmak önemlidir.
Tanıma ve tenfiz davalarında ödenecek harçlar, Harçlar Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, ilamda hükmolunan şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife uyarınca harç alınmaktadır.
Konusu belli bir değerle ilgili uyuşmazlıklarda nisbi harç alınırken, eda hükmü içermeyen davalarda maktu harç alınmaktadır. Ayrıca, dava masrafına ek olarak dava açılırken yatırılması gereken gider avansı da eklenmelidir. Taraflardan birinin yurtdışında ikamet etmesi ve avukatla temsil edilmemesi durumunda dava süresi uzayacağı gibi, dava masrafı da artacaktır.
Tanıma Tenfiz Davalarında Vekalet Ücreti
Vekalet ücreti, her avukatın belirleyeceği serbest bir alandır. Adalet Bakanlığı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi veya bağlı bulunulan baronun tavsiye niteliğindeki Avukatlık Ücret Tarifesi baz alınabileceği gibi, tamamen bağımsız bir vekalet ücreti de belirlenebilir.
Teminat konusu hem HMK’da hem de MÖHUK’ta düzenlenmiştir. Türk vatandaşlarının davada teminat yükümlülüğüne ilişkin hükümler HMK’da belirtilirken, yabancıların dava açarken teminat göstermesine ilişkin hususlar MÖHUK m. 48 ve uluslararası iki veya çok taraflı antlaşmalarla düzenlenmiştir.
Türk mahkemelerinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancılar, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Ancak, mahkeme karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutabilir.
Bu karşılıklılık, uluslararası sözleşmeler veya adli yardım antlaşmalarıyla sağlanabilir. Tanıma ve tenfiz davası açan Türk vatandaşları ise 6100 sayılı HMK’nın 84. ve 85. maddeleri uyarınca muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterme yükümlülüğüne sahiptir.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizinde Tebligat Usulü
Tanıma ve tenfiz davalarında tebligat işlemleri, Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca yapılır. Tebligat işlemleri, tarafların ikametgahlarına, iş yerlerine veya avukatlarına yapılabileceği gibi, yabancı ülkelerdeki adreslere de yapılabilir.
Yabancı ülkelerdeki tebligat işlemleri, çoğu kez yavaş ve masraflı olabilmektedir. Bu nedenle, yabancı ülkelerdeki tebligat işlemleri için genellikle diplomatik kanallar kullanılmaktadır.
Tanıma ve tenfiz davalarında tebligat işlemleri
Tanıma ve tenfiz davalarında tebligat işlemleri, davacının dava açtığı mahkemenin tebligat birimleri tarafından yapılır. Tebligat, davacının talebi üzerine ilgili ülkelerin adli makamları veya Türkiye’nin ilgili yargı makamları tarafından da yapılabilir. Tebligat, ilgili kişilerin imzası karşılığında elden yapılacaksa, bu işlem Türkiye’de bulunan konsolosluklar veya yabancı ülkelerdeki Türk elçilikleri tarafından gerçekleştirilebilir.
Tebligat işlemleri sırasında, ilgili ülkenin yasal düzenlemelerine uyulması önemlidir. Örneğin, bazı ülkelerde tebligat işlemlerinde tercüman kullanılması gerekmektedir. Ayrıca, yabancı ülkelerdeki adli makamların iş yükü, tatil günleri ve özel günler gibi faktörler, tebligat işlemlerinin süresini etkileyebilir. Bu nedenle, tebligat işlemlerinin zamanında ve doğru bir şekilde yapılabilmesi için özenli bir çalışma gerekmektedir.
Tebligat işlemleri sırasında ortaya çıkabilecek masraflar, Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre taraflar arasında paylaştırılır. Tebligat masrafları, tarafların avukatları arasında yapılan sözleşmelerde veya mahkeme kararları ile belirlenir. Taraflar arasında tebligat masraflarının nasıl paylaştırılacağına dair anlaşmazlık çıkması durumunda ise mahkeme, kararını verir.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Tarafların ve Hukuki Yararının Belirlenmesi
Tanıma ve tenfiz davalarında, tarafların ve hukuki yararın belirlenmesi önemlidir. Tanıma davası açacak kişi, yabancı mahkeme kararında hüküm altına alınan hakkının korunması açısından hukuki yarar sahibi olmalıdır. Bu nedenle, yabancı mahkeme kararı tarafından hüküm altına alınmış bir hakka sahip olan kişiler, tanıma davası açarak hakkını koruyabilir.
Tenfiz davasında ise, yabancı mahkeme kararına göre tahsil edilecek olan bir alacağı olan kişiler hukuki yarar sahibidir. Ayrıca, yabancı mahkeme kararı tarafından verilen hükümlere göre bir yükümlülüğü yerine getirmekle yükümlü olan kişiler de tenfiz davası açarak hakkını koruyabilir.
Tarafların tanıma ve tenfiz davalarında belirlenmesinde, yargılama sırasında mahkeme tarafından yapılacak olan araştırmalar önemlidir. Bu araştırmalar sonucunda, davacı, davalı ve diğer ilgili kişilerin kimlikleri, adresleri ve durumları tespit edilerek, tanıma ve tenfiz davasında yer alacakları belirlenecektir.
Hukuki yararın belirlenmesinde ise, yabancı mahkeme kararında yer alan hükmün, davacı tarafından belirtilen hakkı korumaya yönelik olması önemlidir. Ayrıca, hükmün Türkiye’de uygulanabilmesi için tenfiz edilmesinin gerektiği durumlarda, yabancı mahkeme kararının Türk hukuk düzenine uygun olması da hukuki yararın belirlenmesinde etkili olacaktır.
Tenfiz Kararının Tanınmasında Taraflar
Yabancı mahkemede verilen bir kararın tanınması veya tenfizi talebinde bulunacak kişilerin taraf olmaları zorunlu değildir. Örneğin, bir kişi yurtdışında bir mahkemede davaya taraf olmadan bir kararın verilmesine neden olabilir. Bu durumda, kararın Türkiye’de tanınması veya tenfizi talebinde bulunacak kişilerin hukuki yararı belirleyici olacaktır.
Bir örnek olarak, yurtdışında bir mahkeme tarafından bir malvarlığı davasında hüküm verilmiş ve bir kişi miras bırakmıştır. Türkiye’de yaşayan mirasçılar, yurtdışındaki bu kararın Türkiye’de tanınmasını veya tenfiz edilmesini talep edebilirler. Bu durumda, mirasçıların hukuki yararı, mirası paylaşmak ve haklarını korumak için talepte bulunmalarına neden olur.
Benzer şekilde, yurtdışında bir boşanma kararı verilmiş ve Türkiye’de yaşayan çocukları olan bir Türk vatandaşı ölmüştür. Türkiye’de açılan veraset davasında, Alman vatandaşı eski eş, Türk vatandaşının mirasçıları arasında pay talebinde bulunmuştur.
Bu durumda, Türk vatandaşının diğer mirasçıları, yurtdışındaki boşanma kararının Türkiye’de tanınmasını veya tenfiz edilmesini talep edebilirler. Çünkü Alman mahkemesi tarafından verilen boşanma kararı henüz Türkiye’de tanınmadığından, mirasçıların haklarını korumak ve miras paylaşımı açısından bu kararın tanınması veya tenfizi gerekmektedir.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Yargı Yolları
anıma ve tenfiz davalarında karara itiraz edilebilmesi için kanunen belirtilen olağan kanun yolları mevcuttur. Bu kanun yolları, davayı açan tarafın veya davalı tarafın hukuki haklarını korumak ve gerekirse kararın düzeltilmesini sağlamak amacıyla kullanılabilmektedir.
Olağan kanun yolları, Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 350. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, tenfiz kararlarına karşı temyiz yolu açıktır. Ancak tenfiz kararlarına karşı istinaf yolu açık değildir. Temyiz yolu ile itiraz edilebilmesi için, davanın 200.000 TL ve üzerindeki değerli uyuşmazlıklara ilişkin olması gerekmektedir.
Temyiz yolu, kararın yerel mahkeme tarafından verilmiş olması durumunda Bölge Adliye Mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilmiş olması durumunda ise Yargıtay tarafından kullanılabilmektedir. Temyiz başvurusu, kararın kesinleşmesini engellemez ve kararın tenfiz işlemi için gerekli olan belgenin düzenlenmesinde bir aksama oluşmaz.
Tenfiz Kararlarında Temyiz Yolu ve İtiraz Hakkı
Tenfiz kararlarına karşı temyiz yolu açık olsa da, bu kararlar hakkında itiraz etme hakkı sınırlıdır. Çünkü tenfiz davalarında Türk mahkemeleri, yabancı mahkemeler tarafından verilmiş olan kararları aynen kabul etmekle yükümlüdürler. Bu nedenle, temyiz yolu sadece hukuka aykırılık iddiaları üzerine açılabilmektedir.
Özetle, tenfiz davalarında olağan kanun yolları sınırlıdır ve sadece temyiz yolu ile karara itiraz edilebilir. Ancak temyiz yolu sadece hukuka aykırılık iddiaları üzerine açılabildiğinden, tenfiz kararlarına karşı itiraz etme hakkı da sınırlıdır.
Tanıma Tenfiz Davasında Tarafların Katılması Zorunlu Mudur?
Tanıma ve tenfiz davalarında tarafların katılması zorunludur. Davanın tarafları, tanıma veya tenfiz isteminde bulunacak olan kişi ya da kurumlar ile dava karşısında hak kaybı yaşayabilecek olanları ifade eder. Taraflar, bu davaya katılmadıkları takdirde, yargılamanın sonucundan etkilenemezler ve sonrasında bu kararın kendilerine karşı kullanılması mümkün olmaz.
Tanıma ve tenfiz davası açan taraf, davayı açarken tarafların kim olduğunu ve nerede ikamet ettiklerini mahkemeye bildirmek zorundadır. Bu şekilde mahkeme, gerekli tebligatları yapabilir ve tarafların davaya katılmalarını sağlayabilir. Ayrıca, davaya taraf olan kişilerin haklarının korunabilmesi için avukatları aracılığıyla savunmalarını yapmaları gerekmektedir.
Buna rağmen, tanıma ve tenfiz davası ile ilgili tarafların davaya katılması zorunlu değildir. Davaya taraf olmayan kişilerin de dava sürecinde görüşlerini beyan etmeleri mümkündür. Ancak davaya taraf olmayan kişilerin görüşleri mahkeme kararını etkilemeyebilir.
Tanıma Tenfiz Davaları Hakkında Bonus Bilgi
Tanıma ve tenfiz davaları oldukça hassas ve karmaşık süreçlerdir ve yabancı mahkeme kararlarının Türk mahkemelerince tanınması ve icra edilmesi için uzman bir avukatın desteği gerekmektedir. Bu nedenle, en iyi tanıma ve tenfiz avukatı arayan kişiler için bazı öneriler sunabiliriz.
İlk olarak, avukatın tecrübesi ve uzmanlığı önemlidir. Tanıma ve tenfiz davaları, farklı ülkelerin hukuk sistemleri ve uluslararası hukuk kurallarının bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir alandır. Bu nedenle, avukatın bu alanda deneyimli olması ve güncel hukuk düzenlemelerini takip etmesi önemlidir.
İkinci olarak, avukatın müşteri odaklı bir yaklaşımı olması gerekmektedir. Bu tür davalar, müvekkilin özel durumlarına göre özelleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Avukatın müvekkilinin ihtiyaçlarını anlaması, hukuki süreçlerle ilgili açık ve net bir iletişim kurması ve müvekkilini süreç boyunca yönlendirmesi önemlidir.
Üçüncü olarak, avukatın uluslararası iş birliği ve bağlantılara sahip olması avantaj sağlayabilir. Tanıma ve tenfiz davaları genellikle farklı ülkeler arasında gerçekleşir, bu nedenle avukatın uluslararası iş birliği ağlarına sahip olması, hukuk sistemleri arasında köprü oluşturması ve müvekkilinin işlemleri daha da kolaylaştırabilir.
Son olarak, avukatın referanslarına ve müvekkil yorumlarına bakmak da önemlidir. Bir avukatın daha önceki müvekkilleriyle başarılı bir şekilde çalışmış olması, müvekkillerinin memnuniyetini kazanmış olması ve olumlu geri bildirimler almış olması, avukatın yeteneklerinin ve uzmanlığının bir göstergesi olabilir.
Tanıma tenfiz avukatı telefon
Tanıma tenfiz avukatı iletişim
Tanıma tenfiz avukatı türkiye
Tanıma tenfiz avukatı İstanbul
Tanıma tenfiz avukatı ankara