Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin 4. fıkrasında, “Sadece adli para cezası gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” hükmü yer almaktadır. Bu madde ile düzenlenen yasak “tutuklama yasağı” olarak adlandırılmaktadır.
1412 Sayılı Mülga Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda “Altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı suçlarda sanık, ancak suçun toplumda infial uyandırması veya ikametgâhı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunun tespit edilememesi halinde tutuklanabilir.” hükmü yer almaktaydı. Kanun koyucu, toplumda infial uyandırma, ikametgahı ya da meskeni bulunmama istisnalarına 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer vermemiştir. Yürürlükte olan CMK madde 100/4’te açıkça tutuklama kararı verilemez denilmekte ve herhangi bir istisna tanınmamaktadır. “Suçun toplumda infial uyandırması” gibi soyut kıstasların yasadan kaldırılması ve tutuklama yasağının ceza sınırı gibi somut bir kıstasa bağlanması kişi özgürlüklerinin korunması bakımından önem teşkil etmektedir.
Tutuklama yasağı bulunan hallerde, adli kontrol kararı verilmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır. Somut olayın özelliklerine göre, adli kontrol tedbirine başvurulması gerekli hallerde, tutuklama yasağı bulunan suçlarla itham edilen şüpheli ya da sanık hakkında da adli kontrol kararı verilebilir.
Post a comment