Kaynanaya Hakaret Boşanma Sebebi mi?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin, gelinin kaynanaya hakaret etmesini boşanma sebebi saydığı karar emsal oluşturmakta olup geçerliğini korumaktadır. İlgili kararda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, gelinin lehine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı görüşüne yer vererek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir. Davacı kadının açtığı boşanma davasında, Bursa 6. Aile Mahkemesi, davalı kocanın kusurlu olduğuna karar vererek kadına tazminat ödemesine karar verdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise, kadının de kocasına ve kaynanasına hakaret ettiği, tehdit edip fiziksel şiddet uyguladığı anlaşıldığından, kadının eşine göre daha ağır kusurlu olduğunu, Türk Medeni Kanunu 174/1-2 maddesine göre, daha ağır kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceğine karar verdi. Yargıtay, davacı kadının, eşine ve kaynanasına hakaret ettiğine ve kocasını tehdit ederek fiziksel şiddet uyguladığına dair tanık beyanlarını dikkate almıştır. Demiştir. Bir başka olayda ise, Ankara 5. Aile Mahkemesi , davalı kadının , kayınvalidesine hakaret içerikli tek bir kısa mesaj göndermesini boşanma sebebi olarak kabul etmemiştir. Yargıtay ise Mahkeme kararını bozmuş ve kararında “davalı kadının, davacıya ve annesine gönderdiği hakaret mesajları tepki boyutunu aşmıştır. Taraflar arasında birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizlik oluşmuştur. Boşanmalarına karar verilmeliydi” demiş ve kaynanaya hakareti boşanma sebebi saymıştır. “O halde kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilecek yerde yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararlarında, kaynanaya karşı söylenen sözlerin ve davranışların tepki boyutunda mı kaldığına yoksa hakaret oluşturup oluşturmadığına göre kusuru belirlenmektedir. Bir başka davada, kadının sözlerinin tepki boyutunda kalmış olduğuna ve hakaret oluşturmadığına karar vererek, yerel mahkemenin boşanma kararını bozmuştur. Davalı kadın mahkemedeki beyanında, “Kocam beni, ailesine karşı korumadı, ailesinin şiddet ve hakaretlerini engellemedi. Ailesi beni istemedi” demiştir. Mahkeme, çift arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğuna, evliliklerinin temelinden sarsıldığına, evliliklerinin korunmasında bir yarar kalmadığına karar vererek davanın kabulüne ve boşanmasına hükmetmiştir. Davalı kadın kararı temyiz etmiş ve devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi vak’anın davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceğine hükmederek yerel mahkeme kararının bozulmasına hükmetmiştir. Kararda, “Kadının erkeğe ve ailesine saygısızlık etmesine yönelik eyleminin ise davacı erkeğin ailesinin, kendisine yönelik şiddet hareketleri ve hakaretlerine tepkisel nitelikte olduğu ve bu vâkıaların da kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen davacı erkeğin kusurlu tutum ve davranışlarına göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Temyiz edilen hükmün anlatılan sebeplerle bozulmasına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi” demiştir.
Read more