Bir şahsın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli geçimi karşılayan ihtiyaçların tamamı Nafakayı oluşturmaktadır. Hukuki olarak nafaka, yasal düzenlemelere göre bir şahsın geçindirmekle yükümlü olduğu kimselere, mahkeme hükmü ile bağlanan belirli miktar aylık şeklinde tanımlanabilir. Kısaca, boşanma süresince ve boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte mahkeme kararı uyarınca ödenmesi gereken paradır.

Ülkemizde boşanma kararı sonucu nafakanın çoğunlukla kadın eşe verilmesiyle karşılaşmaktayız. Türk Medeni Kanunu’nda, yoksulluk nafakasının, evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte geçimini sağlayamayacak ölçüde yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilmesi düzenlenmiştir. Buna göre boşanma kararı ile birlikte yoksulluğa düşecek olan eş, diğer eşten daha ağır kusurlu olmamak şartı ile kendisine yoksulluk nafakası verilmesini isteyebilir. Yine, yoksulluğun ortadan kalkması ile birlikte mahkemece hükmedilmiş olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilebilecektir. Türkiye’de , daha çok kadın eşlehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin sebebi, kadının gelir getiren bir işte çalışmayıp ev işi ve çocuk bakımını üstlenmiş olması ve evlilik birliğinde geçimin erkek eş tarafından sağlanmakta olmasıdır.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, “Ağır kusurlu olmayan erkeğe, ekonomik durumu yeterli olan kadın eş uygun miktar yoksulluk nafakası vermek zorundadır” açıklamasını yaptı.

 

Gençcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 20 Aralık 2016 günü verilen karara atıfta bulunarak şunları söyledi: “Boşanma sonucu yoksulluğa düşecek ağır kusurlu olmayan erkeğe, ekonomik durumu yeterli olan kadın eş uygun miktar yoksulluk nafakası vermek zorundadır. Mahkemece davalı-karşı davacı erkek lehine aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının doktor olarak çalıştığı aylık 9.000 TL gelirinin, evi ve arabasının olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin ise her hangi bir işinin, gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı erkek lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”